Yaslılık, insan yasamının geç dönemindeki degisimleri betimleyen bir dönemdir. Görecelibir kavram olarak bilinen yaslılık, toplumsal ve kültürel etmenler açısından farklılık gösterir;dolayısıyla, yaslılık ve yaslı kavramları, toplumda aldıgı degerle yerini bulur. Bireysel bir degisim olarak ele alındıgında, yaslanma kisinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesi olarak tanımlanabilecek biyolojik bir olaydır (Karaman, 2000; http://www.who.int/hpr/ageing/MenAgingandHealth ). “Yaslı” tanımını kronolojik olarak betimleyen çalısmalar 65 yası yaslılıgın baslangıcı olarak kabul ederler. Çogu ülkede 65 yas aynı zamanda emeklilik yası olarak da belirlenmistir. Birlesmis Milletlerin yaslılıkla ilgili yayınladıgı raporlarda yaslanma kronolojik olarak 60 yastan baslatılmaktadır (U.N. 1980). Dünya Saglık Örgütü (WHO) ise yaslanmayı, kronolojik açıdan orta yaslılar (45-59 yas), yaslılar (60-74 yas) ve kocamıslar (75 + yas) gruplarına ayırmaktadır. Türkiye’de, 2000 yılı itibariyle, 65 yas ve üstü %5.5 ile temsil edilirken (Kara vd. 2002), 2025’e kadar bu niceligin %9lara yükselmesi beklenmektedir (DIE,1994). Tıbbi açıdan, yaslılık, yasam sürecinde kayıpların ve çöküsün sıklıkla görüldügü bir dönemdir. “Yaslı” olarak tanımlanan nüfus grubu kendine özgü sorunları olan, diger kesimlere göre çok daha fazla saglık riski tasıyan özel bir gruptur (Bozdemir ve Tokgöz, 2000). Bu nüfus grubunun belirgin özellikleri söyle özetlenebilir: a) bu grupta yer alan kisilerin önemli bir bölümünün en az bir hastalıgı ya da saglık sorunu vardır; b) bu grupta en sık olarak gözlenen saglık sorunları, hipertansiyon, seker hastalıgı (diabetes mellitus), kronik akciger
hastalıgı, Parkinson, demans, Alzheimer, kemik erimesi (osteoporoz) gibi uzun süren, izlenme ve bakım gereksinimi doguran hastalıklardır; c) bireylerin yası ilerledikçe saglık sorunları artmaktadır; d) bu yas grubunda bulunan bireylerden önemli bir kısmının saglık hizmetine ulasmak için bilgilendirmeye veya yönlendirmeye ihtiyaçları vardır. Ülkemizde, yaslıların sorunlarının farkında olmamaları, bilgilendirilme eksiklikleri, hastane ve saglık kurumlarından yeterince yararlanamamaları, bu gruba verilecek hizmetin özellik tasıması geregini ortaya koymaktadır (Kara vd., 2002). Yaslı nüfusunun gittikçe çogalması ve tıbbın gelismesi ile dogru orantılı olarak insan ömrünün uzaması, “yaslı” popülasyona yönelik çalısmalara yogunluk verilmesine neden olmaktadır (Folstein, 1994).